SAMİMİYETİN BAŞ KENTİYDİ ANNEM...
Çok neşeliydi annem hayat dolu, yaşamayı çok seviyordu misafiri gelen gideni çoktu, hepsi de onu görmeye gelirdi çünkü vicdanlı içten ve samimiydi. Eli boldu bayramlarda ev esnaf lokantası gibi yemek kokardı, çorbası, tatlısı, ana yemeği, salatası. Yemek masası sekiz kişilikti ama bir tarafı duvara geldiği için yedi kişi alırdı, evde kaç kişi varsa artık yedişer li gruplar halinde herkes yemeğini yerdi annem hiç oturmazdı hiç de bunu dert etmez yüzü hep gülerdi.
Çok güzel bir kadındı annem uzun boylu, güler yüzlü duru yüz hatları ile annem samimiyetin baş kentiydi. Bu yüzden çok sevilirdi içten yapmacıksız adeta doğal bir yaşam ağacı gibiydi, adeta başı yıldızlara ayakları güllere değerdi. Annem gideli bugün yirmi yıl oldu onu özlüyorum bazen rüyama gelir "iyi doyur karnını bak acıkırsın sonra daha akşama çok var" der bana.
Yemek yapmayı da yemeyi de çok severdi annem, buradan şunu çıkardım zevkle yemek yapan ve ne olsa zevkle yiyen insanlar iyi insanlar bence. Ben seni çok sevdim annem emeklerin için sonsuz teşekkürler, rahat uyu çünkü bu boktan dünyada samimi içten yapmacıksız insanlar çok az, sen öyleydin oysa. Sen gittin dünyanın tadı kaçtı be anne, ellerinden öpüyorum çok çok çok...







