31 Ağustos 2025 Pazar

DÖNEMLERİM...

 DÖNEMLERİM...

1990-2025 Benim dönemlerim çok fazla
20 dönem falan var sanırım,
Belli bir zaman aralığında malzeme, felsefe ve
o anki KAfa ile üretilmiş işler.
35 yılda iç içe geçmiş 20 dönem yani bu bitsin şuna başlayım gibi değil biri devam ederken diğeri de aktif dönemler, resim, çizim, farklı malzeme ile yapılmış işler, fotopentür, fotoğraf son sekiz yıl da mask ve heykeller...
5 ay sürende var 2013 den bu yana devam edende
benim sürecimin belki de gideceği yer olan ve 12 yıldır süren X'LER...

35 yıl ve 20 dönem
şimdi bütün bu dönemlerimden bir Retrospektif yapma fikri çok heyecan verici.
BÜTÜN DERDİM KENDİMİ OYALAMAKTI...
1990 - 2025 35 YIL...

Tabi çok uygun bir yer olursa, yoksa bir anlamı yok.

Turhan KA. 8 Ağustos 2025





15 Ağustos 2025 Cuma

GÖRENCE DERGİ 36. SAYI...

 
















Görence Felsefe/Sanat Dergi Ağustos ayı 36.sayı

Bİ BAKTIM HEYKEL YAPIYORUM sergi haberim.





18 Temmuz 2025 Cuma

SADECE SANAT...

SADECE SANAT...
Sanat tamamen kişisel bir olaydır ve amacı sadece kendisidir, yani sanattır. Fakat bu şu demek değildir, bir sanatçının yaşadığı toplum ile dünya ile olaylar ile ilgisi yok demek değildir. Sanatçı zamanının tanığıdır ama yaptığı her şeyi kendi içsel gözü kendi bakış açısı ile yapar bunu kimse anlasın beğensin diye yapmaz, bütün meselesi kendi iledir bir sanatçı ne kadar kendine dönerse o kadar var olur. İşin diğer kısmı toplumun yapısı ile ilgilidir, bir toplumun eğitimi ne kadar iyi ise yani felsefe, şiir, roman, sinema ile ilgili ise bir sanatçıyı o kadar anlar.
Bir sanatçı bir şeyler anlatmak, bilgilendirmek ve beğendirmek için çaba göstermez. Bir sanat eseri toplumu eğitmek yada bilgilendirmek amacı ile yapılmaz, bunun için bir sürü alan var tarih, coğrafya, matematik, fizik, kimya vs. ve öncelikle eğitim. Sanat var olabilmek içindir çünkü sanat var olduğunda içinde barındırdığı estetik zevk devamlılığını korur ve kültürel birikim kuşaktan kuşağa aktarılır, bu yüzden sanat toplumdan çok kendini var etmek için vardır. Böyle olmasa şu an sanat dediğimiz olgu çok eksik ve yanlış olurdu.
Örneğin bir savaş sahnesini resmettiğinizde bunu anlatmak için değil o sahnenin sanatçı gözü ile aktarımı söz konusudur, bu savaşı anlatacak ise tarih anlatır. Şimdi Picasso Guernica ile savaşı anlatmamıştır kendi dünyası ile yaşanan acıları kendi estetik anlayışı ile orijinal eşsiz bir sanat eserine dönüştürmüştür.

Turhan KA. 18 temmuz 2025 Buca.

17 Temmuz 2025 Perşembe

PLASTİK SANATLAR MANİFESTOSU...

Bu bir manifesto, hem düşünsel hem de maddesel bir başkaldırı.
PLASTİK SANATLAR MANİFESTOSU...
Sanatın özü maddeyle değil, niyetle şekillenir. Bu manifesto, “plastik sanatlar” kavramını yalnızca estetik değil, etik bir sorguya açar. Sanat dünyasında kabullenilmiş plastik leşmiş davranış biçimlerine ve üretim standartlarına karşı, bu çalışma atık plastikten doğmuşturçünkü gerçekten her şey plastik.
Sanat artık bir “sunum” değil, bir “itiraz” olmalı. Atık plastikleri kullanmak, geçici olanla kalıcı olan arasında düşünsel bir gerilim kurar. Sahte yüzeylerin altında yatan boşluğu teşhir etmek, Turgut Uyar’ın uyarısıyla vücut bulur:
“Her şey naylondandı o kadar...”
Bu eserle, malzemeye sadakat ilkesi yeniden tanımlanır. Saflık—çocuk parkından gelen kırmızı bir balonla temsil edilirken—sanatçının eliyle sanatsal bir hafızaya dönüşür. Picasso’nun “ben aramam, bulurum” sözünden ilhamla, bulunan nesne artık sadece obje değil, fikir taşır.
Bu bir eleştiridir. Bu bir çağrıdır. Bu bir sanattır. PLASTİK SANATLAR sadece bir eser değil, Türkiye sanat tarihine yönelen bir kavramsal müdahaledir. Sanatçı, plastik leşmiş imgelerle değil, plastik leşmiş düşüncelerle hesaplaşır.
PLASTİK SANATLAR
Bu eser, Türkiye'deki "plastik sanatlar" kavramına ironik bir müdahaledir. Sanatçının sadece atık plastiklerle ürettiği bu yapı, biçimsel parlaklıkla içeriksel boşluğu çarpıştırır. Picasso'nun ters yüz edilmiş portreleri ve Turgut Uyar’ın şu sözüyle eser ses bulur:
"HALBUKİ KORKULACAK HİÇBİR ŞEY YOKTU ORTALIKTA, HER ŞEY NAYLONDANDI O KADAR."
Çocuk parkından alınan kırmızı balon, saf niyeti simgelerken; sanatçının kartviziti kişisel bir imza işlevi görür. Bu yapı, geçici olanla kalıcı olan arasında bir düşünsel gerilim kurar.
Sanat Plastik leşti. Hem madde olarak hem fikir olarak. Sanat dünyasında alışkanlık haline gelen plastik tavırlara, formel estetiğe ve yüzeysel kabullere karşı bu eser, atık plastikten doğmuş bir başkaldırıdır. Çünkü biliyoruz ki, gerçekten her şey plastik.
“PLASTİK SANATLAR” sadece bir isim değil; bir eleştiri biçimidir. Sanatçının malzeme sadakati bu defa ironiyle yüklenmiş, geçici olanın içinde kalıcı anlamlar aramaya girişmiştir. Eser, malzemenin ötesinde bir duruş temsil eder: Sanat sunum değil, itirazdır.
Turgut Uyar’ın dizeleri, içsel çürümenin şiirsel ifşasıdır. Picasso’nun “Ben aramam, bulurum” sözü ise bu anlayışın yöntemini özetler. Bulunan nesne artık sadece madde değil; anlam, fikir ve direniş taşır.
Bu yapı, Türkiye sanat tarihine kavramsal bir müdahaledir.

PLASTİK SANATLAR... Tuval üz. atık plastik malzemeler ile kar.
100x100 cm. 2023 BRHD KOL.

Turhan KA. Temmuz 2025 Buca



15 Temmuz 2025 Salı


ATIK MALZEMELER İLE 8 YILLIK HEYKEL VE MASK DÖNEMİM...

Bir tesadüf sonucu atık malzemeler ile yapmaya başladığım heykel ve masklar

( 2017 - 2025 )

Sanat yalnızca bir yaratım değil, bir yeniden keşiftir. Sekiz yıllık bu dönemde kullanılan her malzeme atılmış, unutulmuş, göz ardı edilmiş olan biçimle, sezgiyle ve arzuyla yeniden doğmuştur.

Atık olan, potansiyeldir. Bir karton, bir tel parçası, eski bir kumaş ya da kırık bir cam... Hepsi içsel bir çağrıya denk geldiğinde sanatın öznesi olur.

 

TİNSEL SERÜVEN, DUYGUYLA BİÇİMLENEN YOL...

 

Sanat, dışsal değil; içsel bir hatırlayıştır. İçine döndüğünde, sadece duyguları değil; biçimleri, renkleri, dokuları da bulursun. Her eser, içinden geçen bir yolculuğun durak yeridir.

İçsel istek, biçimi çağırır; biçim, uygun malzemeyi ister. Malzeme, bu çağrıya cevaptır. Ne eksik ne fazla sadece yerli yerinde. Tel o an tel olur, kumaş bir yüz, karton bir hafıza…

Dışlaştırmak, duyguya beden kazandırmaktır. Tinsel serüven, maddeye ruh üflemek değildir; zaten ruha sahip olan biçimi fark etmektir. Ve bu farkındalık, sanatçının gözünden izleyicinin ruhuna doğru akan bir nehirdir.


İÇSEL İSTEK ATIK MALZEME VS...

İçsel İstek ve Malzemenin Diyaloğu; Sanatçı içsel sesini tanıdığında malzeme görünür olur. Sadakat, malzemenin sanatçıya verdiği cevaptır. Arayış, malzemeyi bulmak değil; ona denk gelen arzuyu tanımaktır.

“Ben malzemeye sadakat etmem. malzeme bana sadakat eder.” Malzeme yalnızca bir araç değil,

bir eşiktir. Sanatçının içsel çağrısı yankılandığında malzeme görünür olur. Seçilmez; o gelir

ve onu bulursun, Her parça, senin varlığınla anlam kazanır.

 

 “Malzeme bir araçtır; işin diğer tarafıdır önemli olan.” Madde kendini anlatmaz. Ona yüklediğin niyet, onun ötesini var eden şeydir. Var olan heykel ve mask sadece bir yüz değil; bir geçit, bir hikâye, bir çerçevedir. Önemli olan, bu çerçevenin içine neyi sığdırıp neyi taşırdığıdır.

“Malzeme sizin içsel isteğinizin aracıdır. İçsel isteğinize uygun malzeme neyse, onu siz bulacaksınız.” Sadakat yalnızca dışa değil, içe de duyulur. Malzemeyi bulmak, bir keşif değil; bir tanımadır. Kendini tanıyan, ona eşlik edecek sesi duyar. Ve o ses, hangi kağıtta yankı bulacaksa, onu çağırır.

İçsel istek üzerinden şekillenen yaratım sürecine odaklanıyor malzeme artık sadık bir dost değil, sezgisel bir geçit.

MALZEME BİR ARAÇTIR, İÇSEL İSTEĞİN FORMU...

“Malzeme sadece bir araçtır.” Sanat, malzemenin içinde değil, onu yönlendiren istektedir. Kağıt, tel, boya… bunlar yalnızca geçici taşıyıcılardır. Önemli olan, içinden geçen akımın ne olduğu.

“Önemli olan işin diğer tarafıdır.” Malzeme kendini sunmaz; senin ona yüklediğin anlamla var olur. Her obje bir yansıtıcıdır. Hikâye malzemede değil, onunla ne söylediğimizdedir.

“Malzeme sizin içsel isteğinizin aracıdır. İçsel isteğinize uygun malzeme neyse, onu siz bulacaksınız.” Arama, dışarıda değil içeridedir. Yaratıcı dürtü malzemeyi çağırır; o çağrıya denk gelen biçim kendiliğinden ortaya çıkar. Malzeme, sanatçının içinden geçen fikirlerin biçimsel ifadesidir.


İÇSEL ARZU BİÇİMİN SESİ...

“Sanatçı malzemeyle değil, arzuyla üretir.” Arzunun yönü, biçimin doğasını belirler. Malzeme bu doğanın taşıyıcısıdır; ne kağıt ne tel, biçimlenmeyen bir düşüncenin sesi olamaz. Her eser, içsel bir sesin dışsal yankısıdır.

“Malzeme, biçimi oluşturmaz biçim malzemeyi çağırır.” Bir obje anlam taşımaz, ona anlam yüklenir. Biçim, sanatçının zamanla ve mekânla kurduğu içsel diyaloğun sonucudur. Malzeme ise bu diyaloğun bedenidir.

“Tekrar, biçimin değil, anlamın sınavıdır.” Her yeni eser, eskiyi tekrar etmez; benzer malzemeyle kurulan farklı ses, sanatçının evriminin izidir. Malzeme aynı olsa bile, ona yüklenen çağrı değiştikçe biçim dönüşür.

Artık malzeme, yalnızca bir araç değil; içsel yönelimlerin peşinden biçimlenen bir arayüz oluyor... Her nesne kendi anlatım yolunu arıyor: göz motifli dairesel parça, dantel kumaş, karton, tel...

Bunlar birer obje değil, düşüncenin form bulmuş hâli.

Duvarlardaki masklar zemindeki karışık malzeme diyaloğa girmiş gibi; yukarıda yer alan masklar içselliği temsil ederken, aşağıdaki nesneler üretimin zihinsel rotasını anlatıyor. Bu ikilik, senin “içsel istek biçim malzeme” zincirini fiziksel olarak görselleştiriyor.

NESNE, BİÇİME DÖNÜŞTÜĞÜ AN SANATTIR...

Malzeme, içsel arzuya denk geldiğinde araç olmaktan çıkar; anlatımın bedenine dönüşür. Her nesne bir yüktür, ama doğru ellerde bir yanıt olur. Karton, tel, kumaş… kendi başlarına sessizken, sanatçının çağrısıyla konuşur.

Biçim, nesnenin varlığını anlamlandırır. Malzeme, kendi kendine değil; sanatçının sezgisiyle biçim kazanır. O biçim, işin ruhunu taşır.

Her şey bir malzemedir yeter ki sen onu gör ve keşfet.

Bu, malzemeyi sadece fiziksel değil; kavramsal, duygusal hatta varoluşsal bir boyutta ele alan bir yaklaşım.

 

HER ŞEY BİR MALZEMEDİR, BAKIŞIN DÖNÜŞTÜRÜCÜ GÜCÜ…

Malzeme, sadece bulunan değil; fark edilen, yeniden adlandırılandır. Gözünün değdiği her şey bir form potansiyelidir. Sokaktaki tel, bir defterin arka kapağı, eski bir kumaş… Hepsi sanatçının bakışıyla yeniden doğar.

Keşif, dış dünyada değil; algılamada saklıdır. Her şey bir malzeme olabilir; ama onu malzeme yapan senin sezgin ve hikâyen olur. Görmek, dönüştürmektir.

Malzeme araçtır, anlatım içeridedir. Her mask, bir karşılaşmadır; her heykel, bir keşiftir. Önemli olan, bu keşiflerin seni ve izleyiciyi nerelere taşıdığıdır.

“İçsel istek, içe dönmek ve en uygun malzeme ile bu duyguları dışlaştırmak” sanatçının yalnızca üreten değil, keşfeden bir varlık olduğunu tanımlar, bu dışa değil içe yapılan bir yürüyüştür.

MEKÂN, BAKIŞ VE DÖNÜŞÜM SANATÇININ ALANI...

Mekân, düşüncenin yankılandığı yüzeydir. Atölye, ev, sokak… Her yer potansiyel bir biçim alanıdır. Sanatçı için mekân, yalnızca üretim değil; gözlem, bekleyiş ve karşılaşma yeridir. Duvarın üzerindeki bir çatlak, bir kıvrım bile bir yüzleşmeyi tetikleyebilir.

Bakış, dönüşümün ilk adımıdır. Sanatçı malzemeyi aramaz; bakar, görür, çağırır. Her ayrıntı, içsel bir biçimle eşleştiğinde dönüştürülür. Göz, en güçlü araçtır, çünkü baktığını değil, gördüğünü yaratır.

Çevre, içsel istekle temas ettiğinde anlam kazanır. Atık olan bir tel parçası, gözüne değdiği an bir forma dönüşür. Yaşam alanının kendisi, sanatın ham maddesidir. Her şey bir potansiyeldir yeter ki içsel çağrıyla kesişsin.

2017- 2025 arası bu dönemde üç adet heykel ve mask sergisi gerçekleştirdim.

Turhan KA.Temmuz 2025

 

12 Temmuz 2025 Cumartesi

HIYAR ÖN YARGIM, SANATIM VE SALATA...

   HIYAR ÖN YARGIM, SANATIM VE SALATA...

En sevdiğim yiyeceklerden biri salatadır, salatayı çok severim mevsiminde ne bolsa mutlaka salata yaparım bu arada iyide yaparım salatayı, o kadar severim ki salatayı sabah bile kahvaltıda mutlaka salata olmalı benim için. Bu arada çok değişik salatalar yaparım mevsim salatası, sade soğan salatası, marul, lahana meyve salatası salata önemli.
En sevdiğim salatalardan biri olan mevsim salatasını da soğan, biber domates ve maydanoz ile yaparım güzelce limonu ve zeytinyağı iyice paçal yaparım her malzeme mutlaka birbirine temas etmeli ki güzel olsun. Ben nedense salatalara salatalık yani hıyar katmam, mevsim salatasına da, diğer salatalara da nedense salatada hıyarı sevmem öyle bir huyum var. Hıyarı yalnız severim soyup güzelce ikiye ayırır tuzlayıp öyle yerim.
Neyse bu yıllarca böyle devam etti bir gün salata yapacağım oda ne malzeme çok az küçük bir soğan bir domates, biraz biber maydanoz yok, ne aksilik bir sürüde hıyar var. İçim elvermese de yeteri kadar olsun diye 2 hıyarı da salataya kattım güzelce limon zeytinyağı vs. salatayı yaptım. Gönülsüzce kaşıklamaya başladım, ben salatayı kaşıkla yerim ne öyle çatalla falan olmaz, ille kaşıkla. Abiciğim kaşıkladıkça bir hoşuma gitti ben yıllarca bu hıyara çok önyargılı davranışım.
Bu olay olalı bir yedi sekiz yıl oldu o günden sonra salatalık yani hıyar benim için vazgeçilmez oldu. bu arada yeni salata denemeleri yaparım sadece biber domates, sadece soğan biber, domates soğan o günden sonrada salatalık domates, hıyar biber değişik salatalar yaptım son yıllarda da bu ekonomik durumlardan dolayı artık salatalara uygun ne varsa katıyorum tıpkı aşure gibi erik, elma, ceviz, kayısı, portakal, limon kabuğu, turunç yani artık elimde ne varsa o malzemeler ile salata yapıyorum. yani bu salata işi de tıpkı yıllardır sürdürdüğüm sanatıma benzemeye başladı ne varsa onunla salata yapıyorum tıpkı sanatım gibi.
Turhan KA. 12 Temmuz 2025 Buca