17 Haziran 2023 Cumartesi

OSMANLI VE CUMHURİYETİN İLK KADIN RESSAMLARI...

OSMANLI VE CUMHURİYETİN İLK KADIN RESSAMLARI,
HEPSİDE SARAYA YAKIN VE VARLIKLI, ÇEVRELERİ DE VARLIKLI...

Evet hepsi varlıklı, hocalardan ders alıyorlar, mutlaka yurt dışı bağlantıları var rahatlar yani.
Buradan şunu anlıyoruz demek ki bunlar bizim bildiklerimiz çünkü resim yapma şansları varmış ve yapmışlar ve tarih onları yazıyor, ya peki kaybolan yetenekler...
Yani bu çevreden olmayan kadın yetenekler yokmu bu isimlerin hepsi çok rahatlar.
Şu satır her şeyi anlatıyor,
Fahrünnsa Zeyd'in yaşamından...
"Halikarnas Balıkçısı" adıyla tanınan yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın ve gravür sanatçısı Aliye Berger'in kardeşi; seramik sanatçısı Füreya Koral'ın teyzesi; ressam Nejat Devrim'in, tiyatrocu Şirin Devrim'in annesidir....
Yani bu şansı bulmuşlar ve hepsi aynı çevreden...Çok fazla bakmadan tahmin edeyim erkek ressamlarında hikayeleri benzerdir diye düşünüyorum, birileri tarihi istediği gibi yazıyor.
MİHRİ MÜŞFİK...
Mihri Müşfik Hanım, Mihri Rasim, Türk ressam. Türkiye’de çağdaş resim çalışmalarını ilk başlatan kadın ressamdır. Özellikle portreleriyle tanındı. Tanınmış kişilerin portrelerini yaptı. Portresini yaptığı kişiler arasında Mustafa Kemal Atatürk ve Papa XV. Benedictus de vardır. Vikipedi
Doğum tarihi: 26 Şubat 1886, Kadıköy, İstanbul
Ölüm tarihi ve yeri: 1954, New York, New York, ABD
Ebeveynleri: Çerkez Ahmet Rasim Paşa, Fatma Neşedil Hanım
Defnedildiği yer: Hart Island, New York, ABD
Doğum: 26 Şubat 1886; İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu
Sanat eğitimi: Saray Ressamı Zonaro'dan resim dersleri
Ünlü yapıtları: Mustafa Kemal Atatürk Portresi
HALE ASAF...
Hale Asaf, Türk ressam. İlk Türk kadın ressamlardandır. Ressam Mihri Müşfik Hanım'ın yeğenidir. Günümüze ulaşabilmiş portre çalışmaları ve manzara resimleri ile tanınır.
1919 yılında anne ve babası ile birlikte Roma’ya, teyzesi Mihri Müşfik Hanım’ın yanına giderek ilk resim derslerini aldı
Doğum tarihi: 1905, İstanbul
Ölüm tarihi ve yeri: 31 Mayıs 1938, Paris, Fransa
Dönemi: Kübizm
Eğitim: Prussian Academy of Arts
Alanı: Portre, manzara resmi
Doğum: 1905; Kadıköy, İstanbul
MÜFİDE KADRİ...
1890 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Doğumundan hemen sonra annesini, küçük yaşta babasını kaybetti. Şehremaneti mümeyyizlerinden Kadri Bey tarafından evlat edinildi. Müfide’nin annesi Kadri Bey’in eşinin süt kardeşiydi. Çocukları olmayan çiftin Müfide’yi evlat edinmelerinden bir yıl sonra Kadri Bey’in eşi de öldü. İkinci bir evlilik yapan Kadri Bey’in bu evlilikten de çocuğu olmadı ve Müfide, Kadri Bey’in Çamlıca’daki evinde tek çocuk olarak büyüdü.[2] Eve gelen özel hocalardan ders alarak eğitim gördü; hiç okula devam etmedi. Yalnız resim değil; güzel sanatların tümüne karşı yeteneği keşfedildi. On yaşında resme başlayan Müfide Kadri; Osman Hamdi Bey’den özel ders aldı.[2] Güzel Sanatlar Akademisi’nde görev yapan İtalyan sanatçı Salvatore Valeri de kendisine karakalem ve suluboya dersleri verdi.[2] Müzik yeteneği de olan Müfide piyano, keman ve ud gibi enstrümanları çalmayı öğrendi.
BELKIS MUSTAFA...
Belkıs Mustafa (1896, İstanbul - 29 Ocak 1925, Berlin) İlk Türk kadın ressamlardan biri ve aynı zamanda İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi'nden diploma alan ilk Türk kadını. İnas Sanâyi-i Nefîse Mektebi'nin 3 numaralı öğrencisi olan Belkıs Mustafa aslen Makedonya kökenli bir aileden gelmektedir. 1896 yılında İstanbul'da doğmuştur ve 1914'te girdiği güzel sanatlar okulundan 1917'de diploma alan ilk Türk kadını olma özelliğine sahiptir. Başarılı ve yetenekli bir öğrenci olmasından dolayı mezun olduğu yıl Maarif Vekâleti tarafından Almanya'ya eğitim için gönderilmiştir. Burada Berlin Güzel Sanatlar Akademisi resim bölümünü tamamlamış ve dönemin önemli isimlerinden Lovis Corinth'in atölyesinde çalışmıştır. İlerleyen dönemlerinde Münih, Amsterdam, Floransa, Roma ve Venedik gibi şehirlerde kalarak Avrupa sanatını yakından incelemiş; Hollandalı Rembrandt'a büyük ilgi duymuştur.
ALİYE BERGER...
24 Aralık 1903 günü Büyükada’da doğdu.[1] Babası Kabaağaçlızade Mehmed Şakir Paşa, annesi Giritli Sare İsmet Hanım’dır.[2] Yazar Halikarnas Balıkçısı ile ressam Fahrünnisa Zeyd’in kardeşi; seramik sanatçısı Füreya Koral, tiyatrocu Şirin Devrim ile ressam Nejat Devrim’in teyzesidir.
Notre Dame de Sion Fransız Lisesi'nde eğitim gördü. Resim ve piyano dersleri aldı. 1924’te Türkiye’de bulunan Macar keman virtüözü ve pedagog Karl Berger’den ders aldı. İlişkileri aşka dönüşen çift, yirmi üç yıl beraber yaşadı.[3]
1935’ten 1939’a kadar Berlin ve Paris’te kardeşi Fahrünnisa Zeyd’in yanında kalarak sanat hareketlerini izledi. 1947’de Karl Berger’le evlenen Aliye Berger, altı ay sonra eşini kaybedince Londra’ya giderek John Buckland Wright’in atölyesinde heykel ve gravür çalıştı, 1951’de Türkiye’ye 150 gravür ile dönerek ilk kişisel sergisini açtı.
MÜNEVVER ANDAÇ...
1917 yılında Sofya'da doğdu. Babası Sofya’da diplomat olan Mustafa Celaleddin Bey, annesi Gabrielle Hanım'dır.[2]. Mustafa Celaleddin, aynı dönemde Sofya'da askerî ataşe olan Mustafa Kemal ve elçi Fethi Okyar'ın da arkadaşıydı. Soyadı Kanunu çıktığına Mustafa Kemal Atatürk genç yaşta ölen arkadaşı Mustafa Celaleddin anısına kızlarına "Andaç" soyadını vermiştir.[3] Münevver Andaç liseyi Marsilya'daki dayılarının yanında okuduktan sonra İstanbul'a geldi; büyük dayısı Ali Fuat Cebesoy himayesinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yükseköğrenim gördü. 1944 yılında ressam Nurullah Berk ile evlendi. Bu evlilikten Renan adında bir kızı oldu.
FAHRÜNNİSA ZEYD...
Fahrünnisa Zeyd (7 Ocak 1901, İstanbul - 5 Eylül 1991, Amman)[1] Türk ressam.
Kabaağaçlızade Mehmed Şakir Paşa'nın kızı, II. Abdülhamit devri sadrazamlarından Cevat Paşa'nın yeğeni ve Halikarnas Balıkçısı'nın kızkardeşi olan Fahrünnisa Zeyd, soyadını Kral I. Faysal'ın kardeşi ve dönemin Irak büyükelçisi olan Emir Zeyd'le evlendikten sonra aldı. Modern üslupta önemli bir ressam olarak tanındığı Fransa'da adını "Fahrelnisa" imlasıyla kullandı.
"Halikarnas Balıkçısı" adıyla tanınan yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın ve gravür sanatçısı Aliye Berger'in kardeşi; seramik sanatçısı Füreya Koral'ın teyzesi; ressam Nejat Devrim'in, tiyatrocu Şirin Devrim'in annesidir.
Dünya çapında bilinen ressam, özellikle geniş ebatta çalıştığı soyut resimleri ve çok renkli kompleks desenleri ile tanınmaktadır. Devasa boylarda tabloları izleyicinin ilgisi üzerinde hakimiyet talep eden bir etkiye sahiptir. Eserleri uluslararası üne sahip pek çok kurumda sergilenmiştir. 2017 yılında Tate Modern Sanat Müzesi Zeid’i “20. Yüzyıl’ın en önemli kadın sanatçılarından biri”[2] olarak tanımladığı bir retrospektif ile anmıştır.
Yaşamı
1901'de İstanbul'da, ailesinin Büyükada'daki köşkünde dünyaya geldi. Babası devlet adamı, asker ve tarihçi Kabaağaçlızade Mehmed Şakir Paşa; annesi Giritli Sare Hanım'dır. "Şakir Paşa ailesi" olarak anılan ve pek çok sanatçı yetiştirmiş olan bu ailenin ortancı kızıdır (Kardeşler sırasıyla: Cevat Şakir, Hakkiye, Ayşe Suad, Fahrelnisa ve Aliye).
14 yaşında resme başlayan sanatçı[3] işgal yıllarında Sanay-i Nefise'nin ilk kadın öğrencileri arasında yer aldı.[4]
İlk evliliğini, Sanay-i Nefise'ye başladığı 1920 yılında, yazar İzzet Melih Devrim ile yaptı. Eşi ile beraber Avrupa kentlerine seyahat etme, yazar ve entelektüellerle tanışma fırsatı buldu. Bu evlilikten Nejat ve Şirin adında iki çocuğu dünyaya geldi. Resim öğrenimini Paris'te Ranson Akademisi Stalbach Atölyesinde ve Türkiye'de Güzel Sanatlar Akademisi Namık İsmail atölyesinde sürdürdü.[5]
İkinci evliliğini 1934 yılında, Irak'ın Ankara temsilcisi ve Irak Kralı I. Faysal'ın kardeşi olan Emir Zeyd ile yaptı; bu evlilikten "Raad" adında bir oğlu dünyaya geldi. Diplomat olan eşinin görevi nedeniyle Türkiye'den ayrılan sanatçı, resim kariyerini Avrupa'nın çeşitli kentlerinde sürdürdü. İlk kişisel sergisini 1944 yılında İstanbul'da kendi evinde açtı. Bu ilk sergiyi Paris, Londra, New York, Brüksel gibi kentlerde açtığı onlarca sergi izledi.
1970 yılında eşinin ölümünden sonra 1976'da, oğlu Raad'ın yaşadığı Amman'a yerleşti. Bu kentte kendi adıyla anılan bir sanat enstitüsü kurdu.[5] Son döneminde portreler üzerinde yoğunlaştı.[6] Eserlerini son olarak 1988'de İstanbul'da, 1990'da Fransa ve Almanya'da sergiledi.[5]
5 Eylül 1991'de hayatını kaybetti. Amman'da El Rağdan Sarayı Kraliyet Mezarlığı'na defnedildi.





Şakir paşa ve ailesi...


1 yorum:

Turhan KA. dedi ki...

Osmanlının son dönemleri ve Genç Türkiye de resim daha doğrusu sanat belli çevrelere sıkışmış ve etki alanı ne yazık ki çok yetersiz kalmış, Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında resim yapanlar hep varlıklı ailelerin çocukları, özel dersler almışlar, yurt dışına mutlaka gitmişler,
50 den sonra Türkiye de sanat akademik çevrelerin ve burada ki eğitmenlerin öne çıktığı bir alan olmuş ve doğruları ve yanlışlarıyla aslında en verimli zamanlar bu dönemlerdir.
Günümüzde ise her şey birbirine karışmış sosyal medyanın iyice yayıldığı ve sanatın farklı sektörler ile ekonomik ilişkilerinde bu güne özel durumlarıyla fuar, kalabalık karma sergiler ile paraya endeksli hale gelmiş.